CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin ülkeyi tek başlarına kendi iradeleri ile yönetmediklerini belirterek, “İkisinin de bir ayağı dışarıda bir ayağı içeride. Bu liderleri küresel güçler ve onun dengeleri kontrol ediyor” dedi.
Erdoğan ve Bahçeli’nin bir istikrar üzerinde yürüyen insanlar olmadığını dile getiren Özel, “180 derece farklısını söyleyebiliyorlar. Kişiler böyle yapmazlar. Ama birileri böyle yaptırıyor demek ki. “Bunun içinde farklı kıtalardan farklı küresel güçler de var, dünya üzerinde bir biriyle hesaplaşan bazen de ittifaklaşan, bazen restleşen küresel güçlerin kontrolündeki bu kişiler çok farklı tutumlar içinde bulunabiliyorlar” ifadelerini kullandı.
DÜNYADA SÜPER GÜÇ OLARAK BİLENEN DEVLETLER
Özel, bunların bir kısmı içeride bir kısmı dışarıda olan ama dünyada süper güç olarak bilinen bütün devletler olduğunu anlatarak, “Recep Tayyip Erdoğan’ın bir sarkaç gibi Rusya’dan Amerika’ya, Amerika’dan Rusya’ya savrulduğunun, Çin’in bu oyunun nerelerinde, Türkiye’de kimleri kullanarak, kimlere destek verip, kimlerden zaman zaman desteğini çektiğini ve Türkiye’nin bütün dönüm noktalarında ve karanlık noktalarında kimlerin olduğunu bütün dünya biliyor” dedi.
HANGİ GÜÇLERİN KONTROLÜNDE NE İŞLER YAPTIKLARINI TARİH YAZACAK
Özel şunları kaydetti: “Bu söylediğim Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Devlet Bahçeli’nin tutumundaki tüm zikzaklarının ve Türkiye’nin menfaatine olmayan her türlü köşe taşında, maalesef kendilerinin iradesini aşan bazı iradeler görülüyor. Kendileri dış güçler diyor ama kendilerini hangi güçlerin kontrolünde ne işler yaptığını da tarih bir gün yazacak.”
ERDOĞAN’I, DAMADI VE YAKIN ÇEVRESİ YANILTTI
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, YSK’nın İstanbul kararını da değerlendirerek, “Recep Tayyip Erdoğan siyasi tarihinin en büyük hatasını yaptı. Kendisi bu hatayı yapmamak için bir süre farklı bir tutum sergiledi ama seçimi kaybeden Binali Yıldırım’ın da sorumlu tuttuğu başta Berat Albayrak ve etrafındaki yakın siyasi arkadaşlarının bu hatayı yaptırdığını düşünüyoruz” dedi.
YSK KARARININ ÖNÜNE BAKMAK LAZIM
MA’ya konuşan Özel, “Genelde bazı kararların arkasında ne var diye bakılır. YSK kararının arkasında ne var diye bakmak yerine önünde ne var diye bakmak lazım. YSK kararının önünde 16 Nisan referandumuyla kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırıldığı, bir kişiye yasama, yürütme, yargı ile ilgili bütün yetkilerin verildiği, 24 Haziran’da da bu yetkilerin Recep Tayyip Erdoğan tarafından ele geçirildiği bir tek adam rejimi var. Bu tek adam rejimi ki yargı bağımsızlığını tamamen ortadan kaldırmış durumda” ifadelerini kullandı.
YENİ REJİMİN YSK’DA VERDİĞİ BİR KARAR
Özel kararın bu yeni rejimin YSK’da verdiği bir karar olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: “11 kişiden 7 tanesi, cübbelerini çıkarıp astılar, diplomalarını yaktılar, vicdanlarını da Saray’ın emrine verdiler. Ve kendi varlıklarını Recep Tayyip Erdoğan’a ait olarak gören birileri, bugün diyorlar ki ‘O ne istiyorsa biz onu yaparız’. Geçersiz dediği oylarda CHP’ye çıkan oylar değil, mesela itiraza söz konusu sandıkların birçoğunda Binali Yıldırım’a daha çok oy çıkmıştı. Yani AK Partililerin verdiği oyu da çöp sayıyor. Neden ‘totalde ben seçimi kaybettim’ diyor. O yüzden de verilen mesaj şu; oylar bana geliyorsa kutsaldır, bana gelmiyorsa milli iradenin hiçbir kıymeti yoktur. Verilen oyun 4 milyonu kendi adayına verilmiş olsa da onlar da çöptür.”
YSK ÜYELERİ HAKKINDA GİRİŞİMLERİMİZ OLACAK
Özel şunları aktardı: “YSK üyeleri hakkında biz kısa ve orta vadede bazı girişimlerde bulunabiliriz. Bu girişimler, kendilerini Hakimler Savcılar Kurulu’na (HSK) şikayet etmek olabilir, bu konuda aldıkları bu sübjektif kararlar, geçmiş kararlarıyla çelişen, kendi imzalarını inkar eden kararları kanıt tutarak bir başvurumuz olabilir. Ama bundan sonuç alınır mı? Alınmaz. YSK’nin kovuşturmasını yapacak olan yine halkın kendisi. Bu alınan kararın akla, hukuka, vicdana uygun olmadığını düşünen herkesin ilk hesaplaşma günü 23 Haziran. Hem önce verdiği oya sahip çıkmak hem de daha önce oy kullanmadıysa bile bu haksızlığa karşı bir tavır göstermesi seçmenin en doğal hakkı ve beklentimiz. Şuan sahada ölçtüğümüz en yaygın duygu da bu.”
YSK kararı sonrası Abdullah Gül net konuştu: 367 krizinde ne hissettiysem aynı duyguları yaşadım